Geçenlerde okuduğum bir yazı kafamı çok kurcaladı. Erkekler 7 saniyede bir seks’i düşünüyorlar’mış’. Hangi ara? Kim tuttu bu saniyeleri? Nereden biliyorsunuz ki siz? Hangi akli dengesi yerinde olan insan bunu araştırır ki? Aslında problem bu değil bence, asıl problem kadınların her 7 saniyede bir seks’i düşünmemeleri. Yoksa erkeklerde bir problem yok, öyle değil mi? Bilim adamlarının çoğu saçma şeyleri araştırmak için doğmuşlar düşüncesi vardı bende. Haksız mıyım? Bir de üstüne İsviçreli bilim adamları yazarlar ki, aha o an da oradan uzaklaş. İsviçreliyse eğer o bilim adamı, araştırdığı saçma şeylerden kim bilir kaç yüz binincisidir. Anlamadığım şey, bir olaya herhangi biri onay vermezse, o bulunan veya bulunmuş olan şey kullanılmıyor mu? Ya ben kullanmak istiyorsam, illa da o’nu verin bana diyorsam? Buna neden onlar karar versin ki? İsviçreli bilim adamları benim keyfimin kahyası mı? Bir de yetmezmiş gibi, üç açılı diş fırçasını buldular. Ben tek açılı diş fırçasını seviyorum arkadaş. İki açılıyı da bunlar buldu şimdi hatırladım. Tutmadıkça yeni açılar uyduruyorlar. Parasız falan kalıyorlar sanırım arada.
Feminizm’e gitti kafam bir anda, nereden aklıma geldi onu da bilmiyorum. Çoğu feminist bilirim evlenen. Bu kadar feminist ise bunlar neden evleniyorlar? Bunların hani kocaya ihtiyaçları yoktu? Neye ihtiyaç duyarak feminist oluyorlar anlam veremiyorum. Daha sonra yaptıkları tükürdüğünü yalamak olmuyor mu? Kocayı bulana kadar feminist, ki bu da kırk yaşından fazla ediyor. Evde kalmış feminist oluyor biraz. E, hoş görün biraz bunu da. Çok çalışkan olmayan birkaç öğrenci bilirim ben, efendim bunlar her yıl aynı şeyler papağan gibi tekrar ederler, “olm bu yıl bütün derslere asılacağım, alttan ders bırakmak yok” diye. Her yılda alttan ders kalır. Kendi kapasitelerini bilmeden nasıl böyle şeyler söylerler bilmiyorum. İnsanlar kendilerine yalan söylemeyi çok iyi biliyorlar. Halbuki hiçbir şey söylemese daha iyi. Belki çalışır. Yaka kaldırmak diye bir moda çıkmış, entel kroluk diyorlar. Ne alaka onu öyle kaldırınca? Hiçbir kız sizi öyle beğenmiyor. Sadece kroluğunuzu daha meydana çıkartıyorsunuz. Yakalar katlanmak için var kaldırmak için değil. Herkes kendini Eric Cantona sanıyor. Özenti diye buna deniyor sanırım.
Sevgililerin telefonu kapatma olayı çok garip. Hangisi önce kapatacak diye artık iddia oynamaya başlayacağız. Sevgili olmak bu mu? Merak ediyorum. Önce sen kapa, sonra ben kapatayım, olmadı mahalleden arkadaşları toplayayım beraber kapatalım. Yarım saatlik bir devlet meselesine dönüyor olaylar. Yapacakları sadece hadi eyvallah deyip telefonu kapatmak olacak. Ama olmaz, o cicim, balım dönemleri var ya. Onlarda sabit kalacaklar. Hiç kimse bu mottoyu yıkamayacak mı? Ben yıkmasını çok isterim aslında. Ya telgraf ya da dumanla haberleşseler ne olacaktı? Telgrafla bir nebze kolayda, ya dumanla? Önce sen söndür, sonra ben söndürürüm mü diyeceksin? Saçmalama sınırlarını sürekli zorluyoruz. Türklerde vardır kesin bu olaylar. Ha daha güzelleri yok mu? Var. Özellikle… yolda araba ile giderken şaka mahiyetinde arkadaşının üstüne araba sürmek ne oluyor? Ne yapmaya çalışıyorsun? Şakayı kaka yapmayın dikkat edin. Göze parmak atmalar. Bunlar kötü şakalar.
Annemin her şeyin üstüne dantel koyma isteğini anlayamıyorum. Dantel olmazsa süsü mü kaçar? Süse ihtiyaç varsa neden dantel? Laptop’un üstüne dantel koymak nereden çıkıyor peki? Sözler bazen her şeye kifayetsiz kalıyor zağar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder