11 Eylül 2011 Pazar

Bir Paranoya'nın Günlüğü 16

İnsanların sevap günah işlerine hiç akıl sır erdiremiyorum. Şunu yapsak sevap, bunu yapsak günah. Bir de teşvik ederler ya insanları “sevaptır, ne olacak” gibisinden. İnsanların sevabından size ne? İnsanlar acaba millete göre mi sevap işliyor? Ramazanları hep sevmişimdir, televizyonlarda sürekli birileri çıkıp konuşur, biri “a” derken, ötekisi neden “b” der? Dinde bir bütünlük yok mu? En çokta Zekeriya hocam karşı çıkar. İnsanlar artık Zekeriya hocama göre oruç açacaklar. Geçen arkadaşımla aramızda geçen muhabbet bu yönde bir şeydi. Her zaman ki gibi pek dinlemedim yine, dinlenecek pek bir şey var mıydı onu da bilmiyorum. Arkadaşım Zekeriya beyazla ilgili birkaç bir şey söylüyordu bir anda heyecanla “ulan Zekeriya hocam, bu yıl da bir şey söyle, yoksa orucumuzu açamayacağız” dedi. Evet bu, pek bir şey yok. O an komik gelmişti, ama şimdi okuyunca o kadar komik olmadığını anladım. İnsanlar neden hep komik olmaya çalışıyor? Zeki mi görünmeye çalışıyorlar? Yoksa kızlarımı tavlamaya çalışıyorlar? Ne yani, kızlar ciddi erkeklerden hoşlanmıyor mu? Tek tip kız mı var bu dünya’da?

Geçen aklıma günlük tutanlar geldi. O günlükler neden tutulur? Eskiden neler yapmışım bakalım diye mi? Kendilerine yazık. Bir de yazarlardı ya “sevgili günlük” sanki düzeyli bir ilişki yaşıyorlar. Nişanlanırlarda bunlar. Ailesi görmesin diye yorganın altında mesajlaşanlar varmış. Duyunca acayip şaşırdım. Balkonda mesajlaş, ya da başka yerlere git ne bileyim. Nefessiz kalıp ölmenden iyidir. Kendine yazık ediyor insanlar. İnsanlara bu akılları kimler veriyor? Özel bir servis falan mı var acaba? Matematikte havuz problemleri çocukların belası olmuştur yıllarca. Her havuz bir problem olurdu çocuklara. Bunu bulan adını neden havuz problemi koymuş acaba? Başka bir şey bulamamış mı? Bardak olsaydı, tabak olsaydı. Ama neden havuz? İnsanların çocukluklarını neden mahvetti ki bu insan? Her havuza giden çocuk, havuzda ya problem arardı, ya da havuza girmezdi. İnsanlık garip işliyor azizim.

Sabahları annemin bir yere git demesine bayılıyorum. Her sabah, saat gibi tıkır tıkır işliyor. Rüyasında falan görüyor olabilir mi? Geçen aklıma bir şey takıldı, genellikle kızlar bir erkekten nefret ettiğinde “siz erkekler hep aynısınız” der. Çok çelişmeyin bence, leonarda di caprio ile Kahtalı mıçı’yı aynı kefeye mi koyarsınız? Ben olsam koymazdım, ben olsam ikisini aynı evrenden saymazdım. Hadi bakalım, bir mi bunlar? Üniversite de okuyan ben ve benim gibi arkadaşlara acımıyor değilim. O erişkinlerin sorduğu sorular için özel bir sınav yapılmalı, soru kitapçıkları basılmalıdır. Mezun olunca ne olacaksın diye bir soru olabilir mi? Tıp okuyan bir çocuğa, çıkınca ne olacaksın denir mi? Tıp okuyorum ama mühendis olacağım. Saçmalamayın. Buradan milli eğitim bakanlığına sesleniyorum ya da yök’e artık hangisi daha ilgileniyorsa. Biz öğrencileri bilgilendirmeyin. Çevremizde ki erişkinleri bilgilendirin, biz o bölümü yazdıysak ne olacağımızı biliriz.

Nerede o eski bayramlar? Ne bileyim ben nerede. İnsanların sürekli geçmişi hatırlama olaylarını hiç anlamış değilim. Eski bayramlarda internet yoktu o kadar. Geri kalan ne olabilir. Yine sizin eliniz şapur şupur öpülüyor. Bırak karışma insanlara. Nerede o gelecek bayramlar. Hadi çık işin içinden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder