14 Haziran 2011 Salı

Bir Paranoya'nın Günlüğü 6

Bi abi tavsiyesi "gaflete kapılıp, birini öldürmeyin". Ben öldürüyordum. Son ses müzik dinlemenin getirdiği zevki bilirim. Ama sabahın bir vakti olunca cinnetlik oluyor tabiki. Bir alt kata inip zile bastım. Tabi üç, beş kere basmam gerekti. Kapı açıldığında "buyrun" dedi. Bende cevabımı verdim, "enrique iglesias'ta varsa çalar mısınız" dedim. "Manyak mısın?" diye aldığım cevaptan sonra kapı suratıma kapandı. Bir hatam yoktu, sadece uyumak istiyordum. Uykunun tadını çıkartmak çok zor birşey değil. Küçük adamlarım yine konuşmaya başladı. Artık bir beynimin olmasını istiyorum. Benim de hakkım. Hani "zalim dünya" derler. Dünya pek zalim değildir, suçu neden dünya'ya atıyorsunuz ki? Zalim olan insanların kendisidir. Bunu anlamak için paranoyak olmak lazım değil galiba. Yani bu resmen afedersiniz ama "bok atmaktır". Dünyanın nesi var ki. Milyarlarca yıldır durduğu yerde duruyor, birşey de yaptığı yok ayrıca. Bugünde iki sevgili gördüm, futbol oynuyorlardı. Bi yarım saat kadar onları izledim, ilk başlarda herşey normaldi. Taa ki erkeğin artistik hareketlere başlayana kadar. Kız topu alamadıkça çıldırdı tabi. Aralarında son geçen muhabbet şuydu. Kız: "o topu bana adam akıllı verdiğinde bana mesaj at mert!", erkek: "ayrıldık mı? Ayşe, ayşe dur. Al senin olsun top". Ne saçma şeyler var. Bir top yüzünden çıkabilecek kavgalar ya futbol sahalarında yada küçük çocuklar arasında çıkar diye düşünürdüm. Ya da kız sıkıldı, ayrılmak için fırsat mı kolluyordu ki? Düşünmeden geçemiyorum. Eski aşklar kalmadı azizim.
S. Büyükburgaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder