14 Haziran 2011 Salı

Bir Paranoya'nın Günlüğü 10

Çok kıskanıyorum şu sevgililerin, sevgililer gününü kutlama merasimlerini. Hediyeler, geceleri birlikte geçirmeler. Bir de duygusal oluyorlar ya, bayılıyorum. Para harcamak güzel bir şey. Birkaç gün önce ailemle bir akrabanın yanına gittik. Akrabanın verdiği şekerden sonra ambalajını koyacak yer bulamadım. Yarım saat boyunca içim, içimi yedi. Yerimden de kalkmak hiç aklıma gelmedi, kendime sorular sorup duruyorum: Bunu nereye atacağım? Yere atsam görürler mi? Cebime mi koysam? Sonra unutuyorum, arkadaşlarım görüyor dalga geçiyor. En sonunda yüzümü kıpkırmızı gören ev sahibi ‘’ bir sıkıntın mı var semih? ‘’ dedi. Bende ‘’elimde ki ambalajı atabileceğim bir yer bulamadım, çıldıracağım’’ dedim. Şaşkınlıkla birkaç saniye boyunca yüzüme bakan ev sahibi alayım ben onu dedi. Bende arkasından evden çıktım. Evden çıktıktan sonra benim dedikodumu yapmışlar. İnsanlara arkamı dönmeyeceğim bundan sonra. Unutmadan geçenlerde sevgililer günüyle ilgili bir yazı okudum. Konusu da sevgililer günü hem de. Neyse konuyu dağıtmadan. Sevgililer günü palavrasını uyduran aziz valentin’in çiçek satıcısı olması ne kadar garip öyle değil mi? Herif resmen ciro yapmak için sevgililer günü palavrasını uydurmuş. Sonra unutunca biz suçlu oluyoruz, aziz valentine sorun hesabı ya. Ben her çiçek satıcısını aziz valentin sanıp çiçek almıyorum artık. Ne malum, belki parası yine onun kasasına gidiyordur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder