14 Haziran 2011 Salı

Bir Paranoya'nın Günlüğü 8

Türk dizileri neden her uzun olmak zorunda? Reklamlar dahilinde 4 saat dizi mi olur lan? Bir sinema filmi aylarca sürüyor çekilmesi ve bir buçuk saat sürüyor, bir dizi film bir haftada falan çekiliyor 2 ile 4 saat arası. Bizim istediğimiz sadece konuyu anlayalım, daha fazla birşey istemiyoruz. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmak zorunda değilsiniz ki. İnsan taktımı takıyor, takmasa da takıyor. Yani illa takacak! Geçenlerde bir arkadaşımla muhabbet ediyorduk, arkadaşı şiiri seven, kültürlü bir insan. Fakat o gün kültürü sanırım misafirliğe gitmiş. Espiri yapmaya çalıştıkça batıyordu, kurtarmakta imkansız gibiydi. En son yaptığı ve benim kafeden çıkmama sebep olan espirisi şöyleydi: "semih, son yazdığım şiirden sonra şiiri bıraktım ve artık düz yazı yazacağım" dedi. Peki ya konusu ne, ne gibi falan yazacaksın derken, keşke sormaz olaydım. "artık ana avrat dümdüz yazacağım" dedi. İletişimi mi kestim. Evet artık konuşmuyorum. En büyük olayı da kaçırmamak lazım. Bu sevgililer günü nedir ya? Sevgilimizle sadece o gün mu romantik olabiliriz? Başka günlerde yasaklı mıyız? Eğer öyleyse ben sadece 14 şubatta sevgili bulacağım. Bulmazsam kendime hediye alır, kendime romantik sözler söylerim. Ne var? Ben kendime aşığım! Mutsuzluk nedir onu merak ediyorum. Hayat hep mutsuzluklardan mı ibaret? En büyük mutsuzluk nedir peki? Şöyle kısa bir hikaye ile anlatayım. Geçenlerde evimin bulunduğu daireye girdim ve öyle güzel yemek kokuları vardı ki kimseye anlatamam. Kesin annem mükemmel yemekler yaptı bizim evden geliyor dedim. Ama eve gittiğimde kimse yoktu. İşte mutsuzluk, bana mutsuzluğun resmini yaş dese Nazım, eve girdiğimdeki sürat ifademi çizerdim. Yapardım!
S. Büyükburgaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder